Çin ile Filistin’in İlişkileri
Çin ile Filistin arasındaki ilişki “sıcak siyaset, soğuk ekonomi” olarak özetlenebilir. Çin, Filistin’i en erken tanıyan ve Filistin Kurtuluş Hareketini destekleyen ülkelerden biridir. İki ülke arasındaki siyasi ilişki sıkıdır; özellikle Xi Jinping döneminde üst düzey ziyaretler artmış ve 2023’te iki ülke arasındaki ilişkiler stratejik ortaklık seviyesine yükselmiştir. Fakat ekonomik bağlar ise zayıftır, öyle ki 2022’deki ticaret hacmi 158 milyon dolar olup çoğunluğu Çin’in ihracatıdır.
Bilindiği üzere Batı Şeria’yı Filistin Kurtuluş Örgütü ve Mahmud Abbas yönetirken, Gazze’yi Hamas kontrol etmektedir. Çin, Hamas ile sınırlı temaslar kurmuştur ancak esas ilişkisi Batı Şeria yönetimiyle devam etmektedir.
Son zamanlarda artan çatışmalara ilişkin, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, çatışmanın ana nedeninin Filistin halkının devlet kurma ve hayatta kalma haklarının uzun süredir göz ardı edilmesi olduğunu vurgulamaktadır. Wang Yi, Filistinlilere karşı tarihsel haksızlıkların sona ermesi gerektiğini ve Çin’in, bölgedeki kalıcı barış ve güvenlik için 1967 sınırlarına dayanan “iki devletli çözümü” desteklediğini belirtmektedir.
Öte yandan İsrail ve ABD, Çin’in Hamas’ı daha sert kınamasını beklerken, Çin’in açıklamaları çoğu zaman nispeten tarafsız kalmış ancak son zamanlarda daha eleştirel bir tutuma evrilmiştir.
Çin ile İsrail
Çin ile İsrail arasındaki ilişki, siyasi olarak mesafeli olsa da ekonomik ve kültürel açıdan güçlüdür. İsrail, Holokost’tan kaçan 20.000 Yahudi’nin Şanghay’a sığınması nedeniyle Çin’e özel bir ilgi duymaktadır ve 1950’de Çin’i tanıyan ilk Orta Doğu ülkesi olmuştur. İki ülke, 1992’de büyükelçilik seviyesinde diplomatik ilişki kurmuştur.
2017’de Netanyahu’nun ziyareti sırasında “yenilikçi kapsamlı ortaklık” oluşturulmuş, teknoloji ve tarım gibi alanlarda işbirliği artırılmıştır. 2022’de iki ülke arasındaki ticaret hacmi 25.5 milyar dolara ulaşmış, bu da %11.6’lık bir artış göstermiştir. Çin, İsrail’in Asya’daki en büyük ticaret ortağıdır.
Çin’in Filistin-İsrail Politikaları
Batılı ülkelerin liderlik konumunda olması nedeniyle, Çin gelişen uluslarla ilişkilerini güçlendirerek çok kutuplu bir dünya düzeni oluşturmaya çalışmaktadır. 1955’teki Bağlantısızlar Hareketi’nde Filistinli Arapların hakları desteklenmiştir. Reform sonrası dönemde, BRICS gibi uluslararası kuruluşlar bu çabaların bir parçasıdır. Filistin’in arkasında Arap ülkelerinin durması, Çin için önemli bir stratejik avantajdır. BRICS’in genişlemesi ile yeni katılan ülkelerin çoğu Arap ülkesidir. Çin, insan hakları konusunda egemenliği savunarak Arap ülkeleriyle uyumlu bir politika izlemektedir.
Sonuç olarak, Çin’in Filistin-İsrail barış görüşmelerinde önemli bir rol oynaması beklenmektedir. Çünkü güçlü ekonomik ve siyasi etkilere sahip, bölgedeki birçok ülkeyle dostane ilişkiler kurmuştur ve coğrafi olarak bölgeden uzaktır.
Çince’den çevrilen makale:
