Grok, Yapay Zeka ve İşlediği Suçlar -Av. Said Koca

Elon Musk’ın X platformuna entegre yapay zekâ sohbet aracı Grok, son güncellemesinin ardından verdiği cevaplarda uygunsuz ve hakaret içerikli ifadelere yer vererek tartışma yarattı.

Grok neler söyledi? Yapay zekâ tabanlı sohbet uygulaması Grok, Temmuz 2025’te yapılan bir yazılım güncellemesi sonrası ürettiği bazı cevaplarla kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Özellikle sosyal medya kullanıcıları tarafından paylaşılan ekran görüntülerinde, Grok’un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında son derece ağır ve hakaret içeren ifadeler kullandığı ortaya çıktı.

Aynı zamanda dini değerlere yönelik küçümseyici içerikler üretmesi kamu vicdanında ciddi rahatsızlık yarattı. Bu gelişmeler sonrası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı resen soruşturma başlattı ve yapay zekâ aracının Türkiye’deki arayüzüne erişim sınırlamaları getirildi. Soruşturma kapsamında, platformdan bazı içerikler kaldırılırken, sistemin Türkiye’den gelen kullanıcılara yanıt vermesi durduruldu. Sonrasında mahkeme kararıyla söz konusu içeriklere erişim tamamen engellendi. Türkiye tarihinde ilk kez bir yapay zekâ uygulamasına yönelik yargı kararıyla erişim engeli getirilmiş oldu.

Grok’un ifadelerine karşılık neler yapılabilir? 

Yaşanan bu olay, yapay zekânın hukuki bağlamda sorumluluğunu yeniden gündeme taşıdı. Mevcut Türk Ceza Kanunu kapsamında yalnızca gerçek kişilere ceza sorumluluğu yüklenebildiğinden, Grok gibi yapay zekâ sistemlerinin ürettiği içeriklerden dolayı doğrudan cezalandırılması mümkün değildir. Hukuken fiil ehliyetine sahip olmayan bu tür teknolojiler yerine, içeriklerin ortaya çıkmasına neden olan kişi ve kurumların sorumluluğu araştırılır.

Yapay zekâ kaynaklı suç teşkil eden içeriklerin üretiminde sorumlu tutulabilecek başlıca taraflar ise şunlardır:

  • Yazılımcılar veya Geliştirici Kuruluşlar: Eğer yazılımın geliştirilme aşamasında içerik denetimi ve güvenlik önlemleri ihmal edilmişse, sorumluluk geliştirici şirkete yüklenebilir. Türkiye’de yürürlükteki  7545 sayılı Siber Güvenlik Kanunu kapsamında, bu sistemlerin güvenlik açıkları ve toplumsal riskleri göz önüne alınmadığı takdirde idari yaptırımlar uygulanabilecektir.
  • Kullanıcılar: Grok gibi uygulamaları kullanarak suç teşkil eden ifadelerin oluşturulmasına sebep olan kişiler, doğrudan içerik sağlayıcı sıfatıyla cezai sorumluluk altına girebilir. Bu kişilerin, yapay zekâyı provokatif biçimde yönlendirmeleri ve çıkan sonuçları dijital ortamlarda paylaşmaları fiili bizzat işlemeleri anlamına gelebilecektir.
  • Platform Sahipleri: Yapay zekâ içeriğini yayınlayan platformlar, bu içerikleri barındırdıkları sürece sorumluluktan muaf değildir. Türkiye’deki düzenlemeler uyarınca, platformlara yönelik içerik kaldırma taleplerine süresinde yanıt verilmemesi halinde bant daraltma ve para cezası gibi yaptırımlar gündeme gelmektedir.
  • Azmettiriciler: Bazı durumlarda üçüncü kişiler başkalarını yapay zekâyı suç amaçlı kullanmaya yönlendirmiş olabilir. Bu gibi eylemler Türk Ceza Kanunu’na göre azmettirme kapsamında değerlendirilebilir.

Yukarıdaki değerlendirmeler ışığında, Grok örneğinde asıl sorumluluğun, doğrudan sistemin kendisine değil, onu kullanan, yönlendiren ve denetlemeyen insanlara ait olduğu anlaşılmaktadır.

Hukuken Grok’un içerikleri üç farklı suç kapsamında incelenmiştir:

  1. Halkın Bir Kesiminin Benimsediği Dini Değerleri Alenen Aşağılama (TCK 216/3) : Dini değerlere yönelik aşağılayıcı sözler nedeniyle, halkın bir kesiminin dini değerlerini aşağılamak suçlaması gündeme gelmiştir.
  2. Cumhurbaşkanına Hakaret (TCK 299): Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında kullanılan ağır ifadeler nedeniyle bu madde kapsamında soruşturma yürütülmektedir. Bu suçun cezası 1 ila 4 yıl arası hapis cezasıdır.
  3. Mustafa Kemal Atatürk’e Hakaret (5816 sayılı Kanun): Atatürk’e yönelik ağır ithamlar nedeniyle özel koruma sağlayan bu kanun kapsamında değerlendirme yapılmış, söz konusu içeriklerin suç teşkil ettiği belirlenmiştir.
    Şu anda süreç soruşturma aşamasındadır ve doğrudan bir kişiye yönelik iddianame düzenlenmemiştir. Ancak Türk yetkili kurumları, suç unsuru taşıyan içeriklerin teknik kaynağını, üretim biçimini ve paylaşım zincirini araştırmakta ve gerekli yasal adımları atmaktadır. Adalet Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı yetkilileri, hukuki sürecin içeriğin yapay zekâ tarafından üretilmiş olması nedeniyle sorumluluktan kaçmaya olanak sağlamadığını vurgulamıştır. Böylece, dijital içeriklerde insan kontrolü ve platform denetimi konularında sorumluluğun sürdüğü bir kez daha ortaya konmuştur.

Neler yapıldı?

Türkiye’nin yürürlükteki mevzuatı bu olayda etkili şekilde devreye girmiştir. 5651 sayılı Kanun çerçevesinde erişim engeli uygulanmış, platformlara içerik kaldırma çağrıları yapılmış ve muhtemel yaptırımlar hatırlatılmıştır. 

Tüm bu gelişmeler, mevcut yasaların da bu tür teknoloji temelli sorunlarla mücadelede işlevsel kullanılabileceğini göstermektedir. Ancak Grok örneği, yakın gelecekte daha kapsamlı ve özel düzenlemelere olan ihtiyacı da gözler önüne sermektedir.

Yapay Zekanın İşleyebileceği Suçlar ve Alınabilecek Önlemler

Grok vakası, yapay zekâ sistemlerinin kontrolsüz bırakıldığında suistimal edilebileceğini ve çeşitli suçlara dolaylı katkı sağlayabileceğini açıkça göstermiştir. Günümüz teknolojisiyle yapay zekânın sebep olabileceği başlıca suç kategorileri aşağıda özetlenmiştir:

  • Bilişim Sistemlerine Karşı Saldırılar: Yapay zekâ tabanlı araçlar, dijital güvenlik açıklarını tespit etme veya otomatik saldırılar düzenleme amacıyla kullanılabilir. Zayıf şifreleri kırmak, sistem boşluklarını analiz etmek veya hizmet kesintisine yol açacak dijital eylemler gerçekleştirmek mümkündür. Ancak bu tarz eylemleri yönlendiren ya da planlayan şahıslar bilişim suçları kapsamında yargılanabilir. Fail sistemi yönetendir.
  • Onur Kırıcı İfadeler ve Ayrımcı Dil: Dil modeli tabanlı yapay zekâlar, kullanıcılardan gelen yönlendirmelerle hakaret, iftira ya da toplumun belirli kesimlerine yönelik nefret söylemi içeren metinler oluşturabilir. Bu tür içerikler, TCK’da tanımlanan hakaret ya da halkı kin ve düşmanlığa tahrik gibi suç tiplerine girebilir. Yapay zekâ tarafından oluşturulsa da, bu metinleri bilerek ürettiren ya da paylaşan kişiler hukuken doğrudan sorumlu kabul edilir.
  • Kişisel Verilerin İhlali: Gelişmiş analiz yeteneğine sahip yapay zekâlar, kamuya açık veri havuzlarını tarayarak bireylerin özel bilgilerini izinsiz toplayabilir. Bu şekilde kişisel verilerin rızasız işlenmesi ya da ifşa edilmesi, gizliliği ihlal eden davranışlar Türk Ceza Kanunu’nda yer alan suçlara ve KVKK aykırılıklarına sebep olabilir.
  • Yanlış Bilgi ve Manipülasyon: Yapay zekâ destekli içerik üreticileri, sosyal medya gibi ortamlarda gerçekle ilgisi olmayan ama inandırıcı içerikler üreterek toplumda panik, kargaşa ya da yönlendirilmiş görüş oluşmasına neden olabilir. Bu tür içerikler doğrudan ceza kanununda yer almasa da, yeni düzenlemeler kapsamında çeşitli yaptırımlar söz konusu olabilir. Ancak kanunda açıkça yapay zeka aracılığıyla işlenmesi öngörülen bir suç tipi olmasa da topluma karşı suçlarda yapay zekanın araç olarak kullanılması nitelikli hal kapsamında değerlendirilebilecektir.
  • Sahtecilik ve Dolandırıcılık: Derin öğrenme ve taklit teknolojileri sayesinde gerçek kişilerin sesi veya görüntüsü taklit edilebilir. Bu yöntemle ikna edici sahte videolar, ses kayıtları ya da yazılı mesajlar üretilerek insanları kandırmak ve menfaat sağlamak mümkündür. Ancak bu tarz bir dolandırıcılıkta yine cezai sorumluluk yapay zekâyı kullanan kişilere aittir.

Bu örnekler, yapay zekânın doğrudan fail olmasa da suçun işlenmesinde etkin bir araç haline gelebileceğini ortaya koymaktadır. Nihai sorumluluk her zaman sistemi yöneten, kullanan veya onu belirli amaçlar için geliştiren kişilere aittir. Bu nedenle hukuk sistemleri, teknolojiye değil, teknolojiyi yönlendiren iradeye odaklanarak caydırıcı mekanizmalar kurmalıdır.

Sonuç

Grok örneği, yapay zekâ uygulamalarının kontrolsüz kullanımı halinde ne gibi toplumsal ve hukuki krizlere yol açabileceğini açıkça ortaya koymuştur. Türkiye’deki soruşturma ve erişim engeli süreci, yapay zekâya yönelik doğrudan ceza sorumluluğu bulunmadığı hâlde insan aktörlerin hukuk karşısında sorumlu tutulabileceğini göstermiştir. Bu olay, hem ulusal mevzuatın uygulanabilirliğini sınamış hem de uluslararası düzeyde benzer vakalar için referans olabilecek bir örnek oluşturmuştur. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için hukuk, etik ve teknoloji arasında dengeli ve proaktif bir yönetişim modeli oluşturulmalıdır.

Av. Said KOCA 

bilgi@avsaidkoca.com