İsrail’in 2 yıldır Gazze’de sürdürdüğü soykırım, her geçen gün farklı yöntemlerle ve artarak devam etmektedir. İsrail’in Gazze’ye yönelik insani yardım girişimlerini sistematik biçimde engellemesi ve yardım koridorlarının işlevsiz hale getirilmesi asla kabul edilemez. Bu durumun bir sonucu olarak Gazze’de açlıktan insanlar ölmekte, siviller, kadınlar, çocuklar, bebekler hayatını kaybetmektedir.
İsrail’in insani yardım malzemelerini engelleyerek yol açtığı bu durum insanlık onuruna açıkça bir saldırıdır.
En temel insan haklarına, en temel insani vicdani ilkelere aykırı olan bu durum, başta 1949 Cenevre Sözleşmeleri olmak üzere uluslararası hukukun, savaş hukukunun ve insancıl hukukun temel kaidelerine de aykırıdır. Sivillerin kolektif cezalandırılması anlamına gelen bu tür uygulamalar, evrensel insan hakları ilkeleriyle bağdaşmamaktadır. Gazze’de yaşanan bu soykırım tüm insanlığın ayıbıdır.
Bu soykırıma ve gittikçe şiddetlenen açlık krizine derhal dur denilmeli, uluslararası toplum gerekli girişimlerde bulunmalıdır. Uluslararası hukuk ve insancıl normlar çerçevesinde, sivillerin korunması ve insani yardımın engelsiz biçimde ulaştırılması en temel yükümlülüklerdendir.
Türkiye, İsrail’deki bu soykırım ve açlık krizi için aktif bir diplomasi uygulamalı ve derhal uluslararası topluma çağrıda bulunmalıdır.
