1-Şarkul Avsat’ın haberine göre İsrail İran’a yeniden saldırı düzenlemeyi planlıyor. Haber metni şu şekilde:
“İsrailli araştırmacı ve İsrail ordusunun Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN) eski yetkilisi Albay Jack Neira’ya göre Tel Aviv’de Tahran’ın maruz kaldığı aşağılayıcı askeri operasyonlara misilleme olarak saldırı hazırlığı içinde olduğu görüşü hakim. Bu yüzden, İran’ın askeri kapasitesinin büyük bir kısmı felç edilmiş durumda olduğundan mevcut durumda İran’a karşı önleyici bir saldırı düzenlenmesi gerekiyor.
İsrail’in kendisine suikast girişiminde bulunduğu yönündeki haberlerin ardından yaklaşık bir ay sonra ilk kez ortaya çıkan İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney yaptığı açıklamada, “İran’ın düşmanları, halk, yetkililer ve ordu arasındaki güçlü duruş ve birlikten, İran halkına ve rejimine boyun eğdirilemeyeceğini anlamışlardır” ifadelerini kullandı.”
Haberin tam metni için: https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5178780-i%CC%87srail-i%CC%87rana-yeniden-sald%C4%B1rmay%C4%B1-planl%C4%B1yor
2-SDG Suriye’de Planlanan Halk Meclisi Seçimlerinin Formalite Olduğunu İddia Etti
“KDSÖY, Suriye’nin kuzey ve doğusunu ‘5 milyondan fazla Suriyelinin haklarını reddetme politikasını meşrulaştırmak için’ güvensiz olarak nitelendirmenin tamamen anlamsız olduğunu vurgulayarak, bu bölgelerin ‘Suriye’nin diğer bölgelerine kıyasla en güvenli bölgeler’ olduğunu belirtti.” Haberin tamamı için bkz: https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5178562-sdg-halk-meclisi-se%C3%A7imleri-%E2%80%98formalite%E2%80%99-niteli%C4%9Finde-olup-suriye-halk%C4%B1n%C4%B1n
Öte yandan SDG her geçen gün Türkiye için tehdit haline gelmeye devam etmektedir. SDG’nin bir an evvel İsrail tarafının direktiflerini uygulamaktan vazgeçip Türkiye samimi bir biçimde anlaşması ve Türkiye’nin yanında olması gerekmektedir. Aksi halde Türkiye için Suriye’nin bölünmezliği ve Şam’ın güvenliği kritik olduğundan gereğinin yapılması beklenmektedir.
3- Reuters’ın Haberine Göre Çin Hindistan’ın Üst Kısmında Mega Baraj İnşa Ediyor
Reuters Çin’in yapmayı planladığı barajı şu başlıkla duyurdu: “Özel: Çin’in yeni mega barajı Hindistan’da su savaşı korkularını tetikliyor”
Reuters’ın haberine göre Hindistan Çin’in inşa etmeyi planladığı bu barajın kendi sularını azaltabileceğinden endişe ediyor. Çin ise suyu yönlendirmeyeceğini ve etki analizi yaptıklarını iddia ediyor.
4-TASAM Çalıştı: Yapay Zekânın Demokratikleşmesi: Hindistan’dan Türkiye’ye Dersler
Doç Dr. Ali Oğuz Diriöz tarafından kaleme alınan yazının sonuç kısmından alıntı şu şekilde:
“Sonuç – Yapay Zekânın Demokratikleşmesi Neden Stratejiktir?
Hindistan’ın kapsayıcı yapay zekâ stratejisi, demokratikleşmenin sadece ekonomik değil; aynı zamanda dijital egemenlik, sosyal eşitlik ve kamu katılımı açısından da ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Açık dil modellerine, kamuya ait altyapılara ve kurumsal denge mekanizmalarına yatırım yaparak Hindistan, küresel teknoloji tekellerine aşırı bağımlılığı önlemekte ve vatandaşlarını güçlendirmektedir. Avrupa ile Asya arasında konumlanan, genç ve dijitalleşmeye açık nüfusu olan Türkiye, Hindistan’ın yaklaşımını uyarlayarak demokratik yapay zekâ alanında öncü olabilir. Bunu yapmanın tam zamanı: çünkü küresel yapay zekâ ekosistemleri, geri dönüşü olmayan dijital hiyerarşilere dönüşmeden bu fırsat yakalanmalıdır.”
Yazının tamamı için bkz:https://tasam.org/tr-TR/Icerik/73951/yapay_zekanin_demokratiklesmesi_hindistandan_turkiyeye_dersler
5-Sinan Tavukçu SDE’de yazdı: Gazze’nin İşgal Kararı İsrail’i İç Savaşa Taşıyacak
“İsrail Yüksek Mahkemesi’nin Haredilerin askere alınmasına ilişkin kararı, ülke içinde var olan derin bölünmeleri gün yüzüne çıkardı. Artık, sivil laikler ile Haredilerin, güvenlik güçleri ile Haredilerin çatışmasının iç savaşa dönüşmesi konuşuluyor. Mesele, Haredilerin askere alınmasından ibaret değildir, çok daha derin bir şekilde İsrail devleti ve toplumu bir kimlik kriziyle karşı karşıyadır. Laik-Siyonist temelde kurulan İsrail devleti, siyaseti kontrol etmeyi başaran ultra-Ortodoks Yahudiler tarafından Tevrat kurallarına göre yönetilen bir devlete dönüştürülmek istenmektedir. Laik ve liberal kesimlerle dindar Yahudiler aralarındaki zaten zayıf olan bağlar neredeyse kopmuş durumdadır, aralarındaki ideolojik ayrılık bir arada yaşamayı imkansız hale getirmektedir. Önemli kamu kurumlarında ultra-Ortodoksların gücünün arttığını gösteren işaretler laik kesimleri ürkütmektedir. Dindar Yahudiler İsrail nüfusunun yaklaşık %14’ünü oluşturmalarına rağmen, şu anda subay eğitim kurslarına giren öğrencilerin %40’ını bunların oluşturduğu, üst düzey askeri liderlerin yarısına yakının artık kipa taktığını görülüyor. Savaşın sürdürülmesi, devlet güçlerini aşırı sağcı politikacıların direktiflerine tabi kılmaya yarıyor. Ultra-Ortodoks toplumun birbirine sıkı sıkıya bağlıkları aralarında güçlü bir aidiyet duygusu sağlıyor ve dış dünyadan neredeyse tamamen izole olmuş hayat tarzları dış etkilere direnme gücü veriyor. Toplumsal uyum adına ultra-Ortodoks Yahudiliği modernleştirme girişimleri İsrail’de artık konuşulmuyor bile. Haredilerin dış dünyaya kapalı, izole hayat tarzları İsrail dış politikasına da yön veriyor. Netanyahu hükümetinin Filistin halkına karşı insanlıkdışı uygulamalarına dünyadan gelen tepkileri umursamıyorlar. Bütün dünyada Yahudilere ve İsrail’e karşı yükselen nefret gerek İsrail içinde gerekse diasporda bir kısım Yahudileri endişeye sürüklerken Harediler Gazze’nin tamamen işgalinden geri adım atmıyorlar.”
Yazının tamamı için https://www.sde.org.tr/sinan-tavukcu/genel/gazze-nin-isgal-karari-israil-i-ic-savasa-tasiyacak-kose-yazisi-60009
6-BBC yazdı: Rus Medyası Dünyaya Nasıl Nüfuz Ediyor?
“RT, 2023’ten bu yana Cezayir’de bir büro açtı, Sırpça televizyon yayını başlattı ve Afrika, Güneydoğu Asya, Hindistan ve Çin’den gazetecilere yönelik ücretsiz eğitim programları başlattı. Yayıncı kuruluş ayrıca Hindistan’da bir ofis açacağını duyurdu. Sputnik ise Şubat ayında Etiyopya’da bir haber merkezi açtı. Tüm bunlar, bazı bölgelerde Batı medyasının görünürdeki zayıflamasıyla örtüşüyor. Bütçe kesintileri ve değişen dış politika öncelikleri nedeniyle, bazı medya kuruluşları küçülmeye gitti ve hatta dünyanın bazı bölgelerinden çekildi. BBC, iki yıl önce Arapça radyo hizmetini kapatıp yerine sesli, görüntülü ve metin tabanlı haber içeriği sağlayan dijital tabanlı hizmetini devreye aldı. O zamandan beri Gazze ve Sudan için acil radyo hizmetleri başlattı. Aynı yıl, Rusya’nın Sputnik kanalı, BBC Arapça’nın boşalttığı yayın alanını kullanarak Lübnan’da 24 saat yayın yapmaya başladı. Bu arada, ABD hükümetinin finanse ettiği uluslararası yayın hizmeti Voice of America, personelinin çoğunu işten çıkardı. Stanford Üniversitesi’nden siyaset bilimci Dr. Kathryn Stoner, “Rusya su gibidir: Çimentoda çatlaklar varsa, su oraya sızar” diyor.
“Örneğin araştırmacılar, Avrupa ülkelerinde yaşanan toplumsal huzursuzlukların haber konusu olarak öncelikli tutulduğunu, Rusya’nın içişleri haberlerinde ise sıklıkla tercih edilen konulardan birinin ülkenin askeri tatbikatları olduğunu tespit etti. Yayıncı kuruluş ayrıca, Rusya’nın 2014’teki Kırım ilhakını barışçıl bir “yeniden birleşme” olarak göstermek ve askeri müdahaleye dair açık kanıtları reddetmek gibi açıkça asılsız iddialarda bulunuyor. 2022’deki tam kapsamlı işgalden bu yana Rusya’nın Ukrayna’da işlediği savaş suçlarına dair kanıtları sistematik olarak reddediyor.”
Yazının tamamı için: https://www.bbc.com/news/articles/cm2vr37yd4no
7-Atlantic Council Yazdı: Hukukun üstünlüğünün refahın anahtarı olmasının nedeni: Otuz yıllık verilerden alınan dersler
“Özgürlük ve Refah Endeksleri’nin otuzuncu yılı acil bir sinyal veriyor: Refah ve istikrarın temeli olan hukukun üstünlüğü, neredeyse yirmi yılın en düşük noktasında. Veriler rahatsız edici bir gerçeğe işaret ediyor: En köklü demokrasiler bile kurumsal erozyona karşı bağışık değil; hukukun üstünlüğünde dünya çapında gerilemeler görülebiliyor.
Bu düşüş yalnızca hukuki veya akademik bir kaygı değil. Bu bulguların gösterdiği gibi, hukukun üstünlüğü ilkesinin bozulması, siyasi ve ekonomik reformların etkinliğini zayıflatmakta, kalkınmayı durdurmakta ve ortak refah beklentilerini zayıflatmaktadır.
Ancak bu düşüş kaçınılmaz veya geri döndürülemez değildir. Sürekli kamuoyu baskısı, sivil toplum seferberliği ve stratejik hükümet eylemleriyle ülkeler, derin krizler veya istikrarsızlık dönemlerinden sonra bile kaybettikleri zemini geri kazanabilir ve hukuk kurumlarını yeniden inşa edebilirler. Reformlar nadiren doğrusaldır ve kazanımlar kırılgan olabilir, ancak hedefli müdahaleler gerçek bir etki göstermiştir.
Düşüş eğilimini tersine çevirmek ve yenilenmiş bir refahın temellerini atmak için aşağıdaki önceliklerin belirlenmesi şarttır.
Hükümetler için:
- Hukukun üstünlüğü reformunu yalnızca teknokratların çözeceği bir çözüm değil, stratejik bir öncelik haline getirin. Yasal açıklık, hukukun eşit uygulanması ve bağımsız yaptırım, tüm reform gündemlerinin temelini oluşturmalıdır.
- Şeffaf atamalar, yeterli kaynaklar ve siyasi müdahaleye karşı koyacak eğitim de dahil olmak üzere yargı bağımsızlığına ve kapasitesine yatırım yapın.
- Resmi katılımı daha erişilebilir hale getirerek, dijital araçları kullanarak ve bürokratik süreçleri kolaylaştırarak gayrı resmiyet ve yolsuzlukla mücadele edin.
- Vatandaşları yasal ve anayasal reformlara dahil ederek ve kamu görevlileri için hesap verebilirlik mekanizmalarını güçlendirerek meşruiyet ve güveni oluşturun.
Bağışçılar ve uluslararası finans kuruluşları için:
- Yardım ve imtiyazlı finansmanı, yalnızca çıktılara veya yasal değişikliklere değil, hukukun üstünlüğü ve yargı etkinliğindeki ölçülebilir iyileştirmelere bağlayın.
- Kendi çıkarları için hukukun üstünlüğü reformlarının önemini takdir eden ülkelerle ortaklıklara öncelik verin.
- Kamuoyunun yasal reformlara yönelik talebini artırmak ve kurumları hesap verebilir kılmak için yerel sivil toplumu ve bağımsız medyayı destekleyin.
- Adalet sektörünü ve yolsuzlukla mücadele programlarını ekonomik kalkınma desteğinin temel unsurları olarak önceliklendirin, sonradan akla gelen bir şey olarak değil.
Özel sektör ve yatırımcılar için:
- Piyasa güvenini oluşturmak için sözleşmelerde ve uyuşmazlık çözümünde şeffaflığı savunun.
- Düzenleyici yönetim, uyumluluk ve yasal öngörülebilirlik konusunda en iyi uygulamaları geliştirmek ve teşvik etmek için hükümetler ve reformcularla iş birliği yapın.
- Uzun vadeli getirilerin, altta yatan kurumların sağlığına bağlı olduğunu kabul ederek, istikrarlı ve öngörülebilir yasal ortamların savunucusu olun.
Sonuç olarak, refahın kilidini açmak parça parça reformlardan veya teknik düzeltmelerden daha fazlasını gerektirir. Hukukun üstünlüğünün güçlendirici gücüne özel önem verilerek, kurumsal kalitenin tüm temellerini (siyasi, hukuki ve ekonomik) güçlendirmek için stratejik ve koordineli bir çaba gerektirir. Politika yapıcılar ve paydaşlar, otuz yıllık küresel verilerden ve ülke deneyimlerinden ders çıkararak, reformları sıralayabilir, en etkili müdahalelere öncelik verebilir ve gelecekteki şoklara karşı direnç oluşturabilirler.
Siyasi liberalleşme, özellikle kurumsal eksikliklerin giderilmesine yardımcı olduğunda, ilerleme için güçlü bir katalizör görevi görebilir. Aynı zamanda, demokrasinin büyüme üzerindeki etkisi otomatik veya anında gerçekleşmez; zamanlamaya, ulusal koşullara ve daha geniş kurumsal ortama bağlıdır. Bu, Özgürlük ve Refah Endekslerinin temel bir anlayışını vurgular: Özgürlük, tüm siyasi, yasal ve ekonomik boyutlarıyla uygulandığında, yalnızca ahlaki bir zorunluluk değil, aynı zamanda paylaşılan refaha giden pragmatik bir yoldur.”
